31 Mart 2012 Cumartesi

DİYET SORUNSALI

Kilo almaktan sonra vermeye çalışmaktan nefret ediyorum.Diyet lafı bile beni sinir ediyor.Ama gelgelelim  kemikleşmiş birlikteliğimiz hiç bitmiyor.Bugün doktoruma gittim ve kısacık içinde hiç bir şey barındırmayan diyet listemle çıktım odasından :( Kaç kilo olduğumun burada bir ehemmiyeti yok onun için hiç bahsetmiyecem üzgünüm :) Şu an nasıl açım anlatamam kafamı bile toplayamıyorum çünkü aklım midemde.Ama pes etmeyi düşünmüyorum ölsemde bu diyet yapılacak!
Zaten şu Star tvde yayınlanan Yeni Bir Hayat programı acayip gaza getirdi beni o gazlada doktora gittim.
Program bence bir çok insandada aynı etkiyi yapmıştır.Oradaki insanları görünce bende zayıflamalıyım dedim kendime çünkü bu ara şiştim sanki birazcık.Daha önce diyet,spor v.s işlemlerle 24 kilo vermişim yine veririm vermeliyim :( O verdiğim kiloyu 2 yıl korudum ama sonra bazı hastalıklardan dolayı geri aldım.İçimden şimdi kendime neler söylediğimi tahmin edersiniz yazmaya gerek yok :)

Sonra doktor çıkışı zaten moralim bozulmuş bide  sağanaktan ötürü oluşan İstanbul trafiğini görünce iyice dellendim.2 saat trafikte kalıştan sonra eve gelmeden hemen B-Fit spor merkezinin yolunu tuttum.Çünkü dr haftada 5 gün spor yapmamı istedi diyete ilave olarak.Bir arkadaş gidiyor bu merkeze çok memnunmuş.Mantığı Amerika'dan gelen 1/2 saatten oluşan bir spor türü.Seansı izledim bilgi aldım tatmin oldummu HAYIR.Bu kadar az zamanda yapılan bu tempolu sporu faydasız gördüm ama kararsızım.Yarım saat oluşu cezbedici çünkü.Denesemmi acaba 1 ay diyorum.Ben spor merkezinde 4 saat geçirmeye alışık olduğumdan yarım saat benim bünyede işe yararmı bilmem.Giden varsa bilgi verirse sevinirim.

Görsel için değil sağlık için safsatası yapmayacağım işin içinde görsellikde var tabi :) Aynaya bakınca pörtleyen etler yerine hoş kıvrımları olan bir hatunu kim görmek istemez :)
Off off ya adam en sevdiğim alışkanlığım nescafemi aldı pis doktor :(

28 Mart 2012 Çarşamba

BAHAR GELİRKENE


Tüm bloglar anlaşmış gibi herkes bahar havasına girmiş.Eee bende eksik kalmayayım dedim.Şöyle bir bahçe olsa tepemde fenerler ; oturup kahve yudumlasam :)


Yada bu pembiş minderlere ohh şöyle bir yayılsam :) Sağa sola eşe dosta  mesajlar atsam güneşleniyorum falan desem sende gel desem ...


 Tam moda girmiş doğayla bütünleşirken keyfin tam olması adına  bi de yardımcı olsa ama ; öle ikidebir eve girip su al ,çerez getir falan derdi olmasaa :)


Böyle tüller uçuşsa gözüme güneş girse , yüzüme sinek konsa tüm aksiliklere inat kamelya altında uyumaya çalışsam :)


Ya da hani çok uçmuşsam şöyle mütevazi bir terasta olur canım uzatırım ayağımı karşı binaya falan bakarım :)


Please : Evrene mesaj atıyorum umarım ulaşır bu keyfi çok görme 2012 baharında bir kıyak çek bana haaa ?

İÇ DÖKMECE



Bazen bir karanlık çöker ruhuma kovalasamda gitmeyen...Olmasını istediğim ama olabilitesini bile bilmediğim durumlar olur.İşte böyle bir haldeyim bugün :( Sanki ne kadar anlatsamda hiç anlaşılmayacak gibiyim.Zaten ben anlatsamda ciddiyeti olmuyor nedense çünkü ben herkesin Güzin ablası , fikir babası , çözüm insanı ....Nasılsa kendinede derman olur diyorlar.Kuşandığım zırhın delinmesine hiç izin vermeden yaşı 31 ettik.Arada kuyruğu titretme hakkı olmayan zavallı ben...Hiç güçsüz görünmedim,hiç ağladığımı göstermedim,hiç yardım istemedim v.s liste uzar gider.Suçlu olan benim dimi?Çözüm insanı ,çok bilmiş filozof kılıklı kadın hadi bırak şikayetlenmeyide gecenin tadı kaçmasın :)Yarın kim bilir nelere gebe deyip avut kendini...
Düşüncelerin girdabına kapılmış gidiyorum hadi bakalım rastgele ....
 
Ps: Şimdi bu odun ateşinin karşısında olmak vardı ...

26 Mart 2012 Pazartesi

NEW GİRL


İzledinizmi bilmiyorum ama kesinlikle bir part izledikten sonra bırakmayacağınız bir dizi bence.4 kişilik oyuncu kadrosuyla , bitmeyen gülünç hikayeleriyle komedisever izleyicisine hitap ediyor.Uzun zamandır bu kadar güldüğüm bir yapım izlememiştim.Tabi bunda Zooey Deshanel (Jess) 'in rolünün payı çok büyük :) Güzelliğini konuşmaya zaten gerek görmüyorum.Hikayesine gelirsek Jess'in 3 erkekle paylaştığı evde yaşadıklarını esprili ve komik bir dille anlatıyor.
Bu aralar dizilere takılıyorum izledikçe yazarım :)

TAKİPÇİLİKTEN SIKILINCA

Yaklaşık olarak 2 yıldan fazla bir süredir blog takipçisiyim.Açıkçası blog dünyasının bu kadar derin bir dünya olduğu hiç bilmiyordum.Ta ki bir iş için blog kullanmaya başlayana kadar .Ama o blog kişisel olmadığı için aktif olarak iş harici hiç kullanamadım.Sadece arada post yayınlayıp, çoğunluklada takipçisi olduğum insanların yazdıklarını sessizce takip etmekle 2 yılı bitirdim.Öyle çok blog takip ediyordum ki hepsi kendi içinde çok değerliydi benim için.Her kategoride takipçisi olduğum insanlar vardı dekorasyondan modaya ,yemeklerden gezilere v.s .Hepsini her gece muntazam okumadan yatmıyordum.

Komik olan ne biliyormusunuz eğer uzun zaman  takipçisi olduğunuz insan bir süre yazmayınca onu merak ediyorsunuz :) Hayatında yolunda gitmeyen bir şeymi vardan tutunda , sağlığındamı bir sorunu vara kadar giden merak sinsilesine düşüyorsunuz.
Hep bende bir blog yazmalıyım dedim kendime kısmet bu zamanaymış :)
 Blogumun bir konsepti olmayacak sanırım.Çünkü herşeyi içermesini istiyorum.Mütevazi bir blog ismi  koydum bloga  beni tanıyanlar asla böyle bir isim seçtiğime inanmayacaktır :) Ama bu bir göndermedir aslında kendini o kadar profesyonel hayat gurmesi sananlar var kiii onlara inat  amatör bir çömez olmak istedim :) Çok konuşan kişilik burayada yansıyor artık gitmeli ...

GİRİŞ YAPMAK ZORDUR BAZEN :)


Bir gece pasif blogculuktan aktif  blogger olmaya karar verince ; yazmaya nerden nasıl başlanırki ?Yazdıkça gelirmi ki devamı ? Klasik  bir giriş , gelişme , sonuç ilişkilendirmesimi yapmalı yoksa hiç kasmadan spontane akışamı bırakmalı ?


Hakkımda bölümüne  iki satır çiziktiremedikten sonra özgüven sorunu yaşamaya başlayacaktım nerdeyse :) Ama iki satırla nasıl özetlenirki insan ? En iyisi yazdıkça tanışmak dedim bende bırakalım postlar konuşsun :)